1. Anasayfa
  2. Memurlar

Memur, yasaya aykırı gizli kamera görüntülerinden dolayı, memurluktan atılamadı


0
Bir yazı işleri müdürü, gizli kamera görüntülerinde, zimmetine bazı şeyleri geçirdiği ispatlanmasına rağmen, görüntüler yasaya aykırı bir şekilde elde edildiği için, memuriyetten çıkarma cezası yargıdan döndü.
Adalet Bakanlığında yaşanan olayda, ara kararlar üzerine taraflardan alınan pullarda azalma olduğu için, zabıt katiplerinin olduğu odaya gizli kamera konulmuştur.
Olayın yaşandığı günde ise yazı işleri müdürünün, herkesin öğlen tatilinde olduğu sırada odaya girdiği ve bir zabıt katibinin kılavyesinin altında bulunan pulları aldığı görülmüştür.
Bir hakim ve bir zabıt katibi konuyu tutanağa bağlamış, daha sonra da soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonrasında “memurluktan çıkarma” cezası uygulanmıştır.
Ancak ceza yargılaması sürecinde Yargıtay yasaya aykırı delil elde edildiği için verilen mahkumiyeti bozmuştur.
İdari yargılamada da Danıştay, Yargıtay kararına atıfla, yasaya aykırı delil edildiği için memurluktan çıkarma cezasının iptaline karar vermiştir.
İŞTE MAHKEME KARARI
T.C.
DANIŞTAY
Onaltıncı Daire
Esas No: 2015/14258 Karar No: 2015/4219
Anahtar Kelimeler : Hukuka Aykırı Delil
Özeti : Gizli kamera yerleştirmek suretiyle yasaya aykırı şekilde elde edilmiş kayıtların tek başına delil niteliğinin olmadığı hakkında.
Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davacı): …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı
İstemin Özeti: İzmir 2. İdare Mahkemesinin 07.03.2014 tarih ve E:2013/1276, K:2014/373 sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Onikinci Dairesinin 28.11.2014 tarih ve E:2014/4170, K:2014/8023 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Düzeltilmesi istenen usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ferhat Eker
Düşüncesi : Davacının karar düzeltme istemi kabul edilerek, davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onaltmcı Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Dava; davacının, İzmir 8. İş Mahkemesi’nde Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapmakta iken, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-g maddesi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 12.04.2013 tarih ve 106 sayılı Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İzmir 2. İdare Mahkemesinin 07.03.2014 tarih ve E:2013/1276, K:2014/373 sayılı kararıyla; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile davacının yargılandığı İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.01.2014 tarih ve E:2013/183 K:2014/34 sayılı kararının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davacının zimmet suçunu işlediği sabit olup, bu itibarla 657 sayılı Kanun’un 125/E-g maddesinde belirtilen eyleminden dolayı Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onikinci Dairesinin 28.11.2014 tarih ve E:2014/4170, K:2014/8023 saydı kararıyla İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.
Davacı, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi suretiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
Kararın düzeltilmesi düekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin 28.11.2014 tarih ve E:2014/4170, K:2014/8023 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin E fıkrasının (g) bendinde; “Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiili Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; İzmir 8. İş Mahkemesi’nde ara kararların yerine getirilmesi için taraflardan alınan pulların sürekli olarak azalması üzerine, pulların akıbetinin belirlenmesi için muhafaza edildiği yerleri gösterecek şekilde mahkeme personelince kaleme kamera yerleştirildiği, 26.04.2011 tarihinde Mahkeme hakimi ve bir zabıt katibi tarafından düzenlenen tutanak ile, 25.04.2011 tarihinde kaydedilen kamera görüntüsünde, öğle arası olması nedeniyle diğer bir zabıt katibinin masasındaki klavyesinin altına duran pulları davacının alarak kendi odasına götürdüğünün tespit edildiği, davacının disiplin soruşturmasına konu eylemi nedeniyle hakkında zimmet suçundan dolayı yargılandığı İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.02.2012 tarih ve E:2011/332, K:2012/55 sayılı kararı ile davacının 2 yıl 7 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı tarafından temyiz edilen kararın Yargıtay 5. Dairesinin 04.04.2013 tarih ve E:2012/1528, K:2013/2735 sayılı kararı ile bozulması üzerine aynı Mahkemenin 28.01.2014 tarih ve E:2013/183, K:2014/34 sayılı kararıyla yine mahkumiyetine karar verildiği, bu kararın da Yargıtay 5. Dairesinin 10.07.2014 tarih ve E:2014/4482, K:2014/7580 sayılı kararı ile bozulması üzerine aynı Mahkemenin 25.11.2014 tarih ve E:2014/268, K:2014/504 sayılı kararı ile davacının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2-e maddesi uyarınca “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, gizli kamera yerleştirmek suretiyle yasaya aykırı şekilde elde edilmiş kayıtların tek başına delil niteliğinin olmadığı, yaklaşık üç yıl boyunca davacıya isnat edilen suçtan dolayı kuşku duydukları halde kalem personeli ve Hakiminin kaybolan pullara ilişkin herhangi bir tespit yapmadığı, konuyu yetkili makamlara taşımadıkları, tanık ifadelerinin görgüye dayalı olmayan, şüphe ve varsayıma dayanan ifadeler olduğu, bu ifadelerden davacının fiilinin sübuta erip ermediğinin tespitinin mümkün olmadığı, kaldı ki yargılandığı ceza davasında, davacının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-e maddesi uyarınca “yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması” gerekçesiyle beraat ettiği göz önüne alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki idare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 07.03.2014 tarih ve E:2013/1276, K:2014/373 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine, 01/07/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Karar düzeltme isteminin reddi ve Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararma katılmıyorum.
www.memurlar.net

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    kalpler
    Kalpler
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir