İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diyanet, kusuru olmayan personelini 2. kez mağdur etmemeli

Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı soruşturma sonrasında kusuru olmadığını tespit ettiği memurun haklarını korumalı, sadece müfettiş beyanını esas alarak, soruşturma sonrasında suçsuz olduğu tespit edilen memurların yeni görev yerlerini re’sen belirleyerek personeli 2. kez mağdur etmemelidir
Hakkında şikayet, ihbar veya re’sen açılan idari soruşturma sonucu, memur için soruşturmaya konu isnat edilen eylemlerin sabit olup olmaması durumuna göre idari işlem tesis edilmektedir. Devlet memurunun kusurlu davranışı için 657 sayılı Kanunun 124 ‘üncü maddesinde: durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre Kanun’un 125 inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisinin verileceği belirtilmiştir. Soruşturma sonucu devlet memurunun kusurlu olmadığı, suçunun sabit olmadığı anlaşıldığı durumlarda ise tesis edilecek idari işlem memurun aleyhinde olmayacak bir şekilde hizmet gerekleri de dikkate alınarak yerine getirilmesi gerekmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “Hizmet gereği görev veya yer değiştirme” başlıklı 36’ıncı maddesinin ‘b’ fıkrasında “Haklarında yapılan teftiş veya soruşturma sonucu o yerde kalmalarında sakınca görülmüş olması” şeklinde düzenlenmiştir. Bu fıkra gereği yapılacak atamalarda, özellikle soruşturma sonucu idari/disiplin işlemine konu eyleminin sabit olmadığı durumlarda memurun görev yerinin re’sen değiştirilmesi, bazı durumlarda kusuru olmayan görevlinin cezalandırılması şeklinde sonuç doğurmaktadır.
İdari işlemlerin tesisinde, idareye tanınmış bulunan takdir hakkı hiçbir zaman mutlak ve sınırsız değildir. Kamu hizmetinin verimliliği, etkinliği ve kamu yararı ile kişi yararı arasında bir denge kurulması sorumluluğu bu hak ve yetkinin sınırını oluşturmaktadır. Bu durum yerleşik yargı kararlarıyla belirlenmiştir (Danıştay 5. Daire Esas No : 2015/3916)
İdare burada hizmet gereği görev yerini değiştirirken, teftiş veya soruşturma sonucu o yerde kalmalarında sakınca görüldüğü: görevin niteliği, soruşturma sürecinde görev yerinde meydana gelen şayianın ortaya çıkardığı durum artık din hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yerine getirilemeyeceği anlaşılması gibi somut, gözlemlenebilen bir sonuç değerlendirdiğinde, hizmet gereği görev yerinin değiştirilmesinde kamu yararı olduğu muhakkaktır. Ancak, bu tip durumlarda soruşturma soncunda herhangi bir kusuru bulunmayan görevli mağdur edilmeksizin yer değişikliği işlemi tesis edilmelidir. Zira aksi takdirde bu durum başka deyişle kusuru bulunmayan memurun cezalandırılması anlamına gelecektir.
Diyanet İşleri Başkanlığının taşrada din hizmetlerini yürütmekle görevli memurlar (İmam-Hatip, Müezzin Kayyım, Vaiz, Kur’an Kursu Öğreticisi vb.) din hizmetinin yapısı gereği halkla iç içe görev yapmaktadır. Bu görevliler hakkında özellikle bir din adamından beklenmeyecek nitelikte yüz kızartıcı eylemler isnat edildiği zaman, her ne kadar soruşturma sonucunda kusuru olmadığı ortaya çıksa da, din hizmetinin etki ve verimli bir şekilde yerine getiremeyeceği dikkate alınarak re’sen yer değişikliğine gidilmektedir. Bu yerinde bir uygulama olmakla beraber yukarıda izah ettiğimiz nedenlerle kusuru bulunmayan memurun isteği, talebi dikkate alınarak, mağduriyete yol açmayacak şekilde yer değişikliği işleminin yerine getirilmesi daha isabetli olacaktır.
Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı FETÖ soruşturmaları kapsamında suçsuz olduğu anlaşılan ve görevlerine iade edilen personel hakkında da, yüz kızartıcı disiplin soruşturmalarının sonucunda uygulanan “görev yerinde etkin ve verimli hizmet sunma imkanı kalmadığından” şeklinde gerekçe ile aynı görev yerlerine değil, yer değişikliği suretiyle görevine iade işlemi yaparak suçsuz görevlilerin ikinci kez mağdur edilmesine yol açtığı 04/10/2016 tarihli haberimizde belirtmiştik.
Açığa alınan görevlilerin, açıkta kaldığı süre içerisinde kadrosunu işgal ettiği için göreve iadesi durumunda eski görev yerine başlama imkanı bulunmakta iken KHK ile ihraç olup, yaklaşık 3,5 ay sonra KHK ile görevine iade edilen memurun eski görev yaptığı yerin kadrosu dolu olduğu takdirde aynı görev yerine atanıp atanamayacağı sorunu ortaya çıkacaktır.
Göreve iade konusuna ilişkin 677 sayılı KHK’nın 2 inci maddesinde672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesi hükümleri ile 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesi hükümleri, birinci fıkrada belirtilen kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ilgili Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden geçerli olmak üzere ortadan kalkmış sayılır. Söz konusu personelden bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren on gün içerisinde göreve başlamayanlar çekilmiş sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihten göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihte bulundukları yöneticilik görevi dışında öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine getirilebilir” şeklinde belirtilmiştir.
KHK’nın yukarıdaki maddesinde ‘hüküm ve sonuçlarıyla ortadan kalkmış sayılır‘ denilerek haksız yere ihraç olunan memurların statü hakkı bulunduğu, aynı şekilde mali ve sosyal hakların iadesi yoluna gidilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu durumda olan kişilerin idari olarak en üst konumda bulunan Bakanlar Kurulu Kararıyla işlem tesis edildiği ve düzenleyici işlem olarak en üst norm olan Kanun hükmüne denk bir düzenlemeyle haklarının iade edildiği dikkate alınarak, ilgili kurumlar göreve iadesinde suçsuzluğu dikkate alınarak mağdur edilmeksizin, kişilerin rızası, talebi dikkate alınarak, iadeye ilişkin atama işlemlerinin yürütülmesi kişilerin ikinci kez mağdur olmasını engelleyecektir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın