İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ENGELLİLERİN SPOR YAPMALARINI KOLAYLAŞTIRMAK

5378 Sayılı engelliler Kanunu’nun 33’üncü maddesi ilgili düzenlemeleri içerir.
Madde 33.- 21.5.1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2′ nci maddesi (o) bendine göre:
“(o) Engelli bireylerin spor yapabilmelerini sağlamak ve yaygınlaştırmak için; spor tesislerinin engellilere uygun olmasını sağlamak, spor eğitim programları ve destekleyici teknolojilerin gelişmesini sağlamak, gerekli olan malzemeleri sağlamak, konu ile ilgili bilgi ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak, spor adamları yetiştirmek, engellilerin spor yapabilmesi konusunda ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak…..,”

Ayrıca engelliler İdaresi Başkanlığı’nca yapılması istenilen düzenleme ile; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından 81 Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ve Özerk ve Özerk olmayan Federasyon Başkanlıklarına gönderilen 06.10.2010 tarihli yazı ile “engelli kimlik kartları esas alınarak hem engellilere tanınan hak ve hizmetlerinden yararlandırılmaları hem de sosyal hayata katılmalarının sağlanması bakımından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı tüm tesislerde, federasyonca veya il müdürlüklerince düzenlenen spor faaliyetlerine girişte ücret alınmaması veya indirimli tarife uygulanması” istenerek uygulanmaya başlanılmıştır.

ENGELLİLERE YÖNELİK AYRIMCILIĞA DAİR YASAL DÜZENLEMELER:
Anayasa ve tüm mevzuatta engellilere dair düzenlemeleri, topluma tam ve eşit katılım sağlanıp ayrımcılığı önleyen iyileştirmelere yöneliktir. 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesinde fırsat eşitliğine uygunluğu öngörülmüştür. Bu maddeye göre: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep vb. sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

Anayasası’nın 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna 2010 yılında yapılan değişiklikle;
“Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.
Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz.”

Yapılan bu değişiklikle, engellilere pozitif ayrımcılık yapılmasının eşitliğe aykırı
olmayacağına dair bir hüküm eklenmiştir.

İş hukukunun temel ilkelerinden biri olan işverenlerin işçilere eşit davranması, 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Eşit Davranma İlkesi” başlığını taşıyan 5. maddesi ile normatif düzenlemeye kavuşmuştur. Bu maddeye göre;

MADDE 5.“ İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep vb. sebeplere dayalı ayırım yapılamaz. ” denmektedir.

5378 sayılı engelliler Kanunun 4. maddesinde, engelli bireylerle ilgili politikaların temel odak noktasının ayrımcılıkla mücadelede olması gerektiği açıklanmıştır:
“….engelliler aleyhine ayrımcılık yapılamaz; ayrımcılıkla mücadele engellilere yönelik
politikaların temel esasıdır”.

5378 sayılı engelliler Hakkında Kanun’un 41. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’nun ayrımcılık yasağını düzenleyen 122. maddesine, “engellilik” ibaresi eklenmiştir. Ayrımcılık başlığını taşıyan maddenin değişikliğe uğramış hali şöyledir:
“Kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep vb. sebeplerle ayırım yaparak;

*Bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini, bir hizmetin icrasını, hizmetten yararlanılmasını engelleyen veya kişinin işe alınıp alınmamasını yukarıda sayılan hâllerden birine bağlayan,

*Besin maddelerini vermeyen veya kamuya arz edilmiş bir hizmeti yapmayı reddeden,

*Kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen, kişi hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.”

Bununla birlikte 5378 sayılı engelliler Hakkında Kanun’un 14. maddesinde ayrıca engelli bireylerin istihdamına yönelik ayrımcılıkla mücadele hususunda şunları ifade etmiştir:
“İşe alımda; iş seçiminden, başvuru formları, seçim süreci, teknik değerlendirme, önerilen çalışma süreleri ve şartlarına kadar olan safhaların hiçbirinde engellilerin aleyhine ayrımcı uygulamalarda bulunulamaz.

Çalışan engellilerin aleyhinde sonuç doğuracak şekilde, engelliyle ilgili olarak diğer kişilerden farklı şekilde muamelede bulunulamaz.

Çalışan veya iş başvurusunda bulunan engellilerin karşılaşabileceği engel ve güçlükleri
azaltmaya veya ortadan kaldırmaya yönelik istihdam süreçlerindeki önlemlerin alınması ve iş yerinde fiziksel düzenlemelerin bu konuda görev, yetki ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlar ile işyerleri tarafından yapılması zorunludur. engellilik durumları sebebiyle işgücü piyasasına kazandırılmaları güç olan engellilerin istihdamı, öncelikle korumalı iş yerleri aracılığıyla sağlanır.”
6111 Sayılı Kanun ile “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ” engelliler için yer alan düzenlemeler, ayrımcılığı önlemeye yönelik çeşitli iyileştirmeler niteliğine getirilmiştir.

28 Ekim 2009 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi her alanda engellilere dayalı ayrımcılığı önleyici ve bütünsel yaklaşıma dayalı hükümlerden oluşmaktadır.

MEDYADA ENGELLİLERE DAİR KORUYUCU TEDBİRLER
5378 Sayılı engelliler Kanunu’nun 37’inci maddesi buna ilişkin düzenlemeyi içerir.
Madde 37.- 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4′ üncü maddesinin ikinci fıkrasının (u) bendi şu şekilde değiştirilmiştir.
(u) Kadınlara, güçsüzlere, engellilere ve çocuklara karşı şiddetin ve ayrımcılığın teşvik
edilmemesi.

TİCARİ HAYAT VE NOTER İŞLEMLERİNE DAİR DÜZENLEMELER
5378 sayılı engelliler Kanununun 50. maddesiyle; Türk Ticaret Kanunu’nun 668. maddesinde ve Borçlar Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan görme engelli bireylerin imzalarının usulen tasdik edilmedikçe bağlayıcı olmayacağına ilişkin hüküm kaldırılmıştır.

Diğer bir değişiklik, Noterlik Kanunu’nun 73. maddesine dairdir. 5378 Sayılı engelliler Kanunu’nun 23 ve 24’üncü maddeleri buna bağlı düzenlemeyi içerir.

Madde 23.- 18.1.1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 73’üncü maddesi başlığıyla
şu şekilde değiştirilmiştir:

İlgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olması durumunda:
Madde 73. Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olduğunu anlarsa, işlemler
engellinin isteğine bağlı olarak iki tanık önünde yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma
engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması durumunda, iki tanık ve yeminli
tercüman bulundurulmalıdır.

Madde 24.- 1512 sayılı Kanunun 75′ inci maddesinin ikinci fıkrası şu biçimde değiştirilmiştir.
“Bir noterlik işleminde imza atılmış veya imza yerine geçen el işareti yapılmış olmasına rağmen,
ilgilisi ister veya adına işlem yapılan ve imza atabilen görme engelliler hariç olmak üzere noter,
işlemin niteliği, imzayı atan veya el işaretini yapan şahsın durumu ve kimliği bakımından gerekli
görürse, yukarıdaki fıkradaki usûl dairesinde ilgili, tanık, tercüman veya bilirkişinin parmağı da
bastırılır. Mühür kullanılması hâlinde parmağın da bastırılması zorunludur.”

Söz konusu hükmün değişiklikten önceki hali sağır, dilsiz ya da görme engelli kişilerin noterdeki
işlemlerinin iki tanık önünde yapılmasını zorunlu kılmaktaydı. 5378 sayılı Kanun’un 23.
maddesi ile bu zorunluluk kaldırılıp işlemlerin tanık önünde yapılması, engelli kişinin
isteğine bırakılmıştır. Bu durumda engelli bireyin fikrini alan ve yasal haklarını kendi istek ve
taleplerine göre kullanmalarını sağlamaya çalışan bir yapı öngörülmüş oluyor.

13.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ” ile görme engellileri doğrudan ilgilendiren ve görme engellinin imzasının geçerli olabilmesi amacıyla şahit bulundurma halinin görme engellinin isteğine bağlı hale getirildiği imza konusuyla alakalı kanunun 213. Maddesi şu biçimdedir:

MADDE 213- 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 15′ inci maddesinin
üçüncü fıkrası şu biçimde değiştirilmiştir.” Görme engellinin talebi halinde imzasında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellinin imzasını el yazısı ile atması yeterlidir. “

KAYNAK: T.C. Başbakanlık engelliler İdaresi Başkanlığı

UTEYKİF Ankara temsilcisi
Alisa Çiçek Akyol
haberlerankara.com

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın