İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Engellinin Aşkı


Şeref ‘in, Her günü bir oda içersinde geçerdi, dört duvar arasında mutlu olur, yine dört duvar arasında Hüzünlenirdi.Dışarıya çıkmaktan çekinirdi, çünkü tüm bakışların ona yönelmesine içerlerdi.
Çocukların parmakla göstererek annelerine
-bu amca neden tekerlekli sandalyeyle geziyor
diye soruşları gitmezdi hiç kulaklarından…
sonra küstü dışarıya, ne varsa yaşama dair o bir oda içinde paylaşıyordu kendisiyle,
dört duvar ona kah sevinç, kah üzüntü veriyordu.
Sonra şeref uzun bir aradan sonra sevdaya tutuldu, sevdasının adı sevdaydı.
Sevda’ da hayat buluyordu adeta, onun sesini ne zaman duysa bozuk olan morali hemen düzeliyordu, sanki yürümeyi unutmuş bacaklarına can geliyordu…
Ne zaman duysa sevdanın sesini ihtiyar kalbi bir kuş gibi çırpınıyordu, sevda da şerefi seviyordu…hemde çok seviyordu. Sonra şerefin korkuları girdi devreye,
Korkuyordu sevdalısı sevdayı kaybetmekten
Karanlık bir gecede evini kaybetmiş bir kedi gibi korkuyordu sevdasız kalmaktan…
Ve şerefin korktuğu başına geldi, sevdalısını kaybetti
Korktuğu korkular yüzünden kaybetti…
Sevdalısının onu anlyamadığını düşündü hep, haklıydı beklide
Onu yeterince anlayabilmeyi başaramamıştı sevda.
Belkide anlamak istememişti, belki de sevgisi tükenmişti sevda nın şerefe.
Şeref, sevdalısı onu terk etse bile sevdasını o dört duvar içinde inadına yaşadı,
Hayaller kurdu sevda üzerine, sevdayla evlenecek birde çocuk yapacaklardı
Kız olursa buse, erkek olursa yiğit olacaktı adı…
Sevdanın yanağına kondurduğu ilk buse, içinde yaşattığı yiğit sevda…
Tüm bu hayalleri kurmak bile yetiyordu ona, yürüyememek de neymiş
Gönlüm aşk’a koşuyor edasındaydı hep…
Sevda ise şerefi eleştirdi sürekli
-boş hayaller kurma, kendini kandırma deyip.
Şeref ise inadına kurdu o damarda kan hayalleri…
Sonra şerefte umudu kesti sevdadan, sevda gitti ve geri gelmeyecek deyip kabullendi
Olsun be olsun dedi, ciğerlerine çektiği sigara dumanında
İşte sevda böyle içimde dedi…yine sevda ya sevdalı yaşadı.
Bacakları engelliydi, ama yüreğine deymemişti engel şerefin
Öyle sadık, öyle sevgi doluydu giden sevgiliye…
Ne zaman konuşmaya kalksa sevdayla, hep azarlandı bir çocuk misali
Ağladı şeref, şerefli sevdasına ağladı…Ama inadına kurdu hayallerini,
Hayaller onun için her şeydi, ama sevda bunu anlayamazdı…
umudunu gün geçtikçe kaybediyordu şeref, artık imkansızdı sevdasıyla bir araya gelmek
dört duvar, zindandan farksızdı…kapıları vurup çıkamıyordu,
sevdalısı diye tekerlekli sandelyesiyle ayrılmaksızın zaman geçiriyordu…
sevdalısı gibi sarılıyordu o sandalyeye,
yemin etti sevda üzerine başka bir sevda yaşamamaya,
çünkü çok sevmişti.
ama sevda hiç hisedemedi
hissetmekde istemedi

-engellinin
–aşkı
—çetin
—–olur…

engellinin
–sevdası
—karşılıksız olur
—–karşılık beklemeden
——-kavuşacakmış gibi sever…

çünkü o birtek yüreğiyle yaşar.

( yukarıdaki öykü yaşanmış olup farklı isimler kullanılmıştır)
Yazar:Cumali Efe

Bir yorum

Bir yanıt yazın